Sahte ilaçlarla gelen tehlike

Dünya Sağlık Örgütü'ne göre dünyadaki ilaçların yüzde 6'sı sahte. Bazı ülkelerde oran yüzde 50'ye çıkıyor. 75 milyar dolarlık sahte ilaç sektörünün giderek büyüdüğünü belirten uzmanlar, “merdivenaltı ilaç” uyarısında bulunuyor.

Dünyanın dört bir yanındaki şirketler, hukuk ve gümrük otoriteleri sahte ilaç sorunuyla mücadeleye giderek daha büyük kaynaklar ayırıyor. Avrupa ve ABD’de sahte ilaçların yasal tedarik zincirlerine sızması konusunda kaygılar artıyor. Ruhsatsız şekilde, sağlıksız ve denetlenmeyen yerlerde üretilen sahte ilaçlar, insan sağlığı açısından büyük tehlike oluşturuyor.

İlaç firması Pfizer da ‘Sanal Medya Etkinliği’ kapsamında sahte ilaçları masaya yatırdı. Pfizer Küresel Güvenlikten Sorumlu Başkan Yardımcısı John P. Clark, “Sahte ilaçların tehlikeleri konusunda bilinç oluşturmaya çalışıyoruz. Bu konu dünya genelinde büyüyen bir problemdir. İlaç sahteciliği hem sektörü hem de insanları tehdit ediyor" dedi.

Sahtecilerin hedef aldığı ilaçlar arasında tüm dünyada ilk sırada eczaneden almaktan çekinildiği için kontrolsüz online siteler üzerinden satılan cinsel sağlık ürünleri, ikinci sırada obezite ürünleri var. Üçüncü sırada ise saç kaybı ile ilgili ürünler olduğu düşünülüyor. Ama bu diğer alanlarda sahte ilaç olmadığı anlamına gelmiyor. Sahteciler bir şekilde kârlılık söz konusuysa neredeyse bütün firmaların bütün orijinal moleküllerini taklit edebiliyor.

Ucuz ve bazen zehirli malzemelerle, “merdivenaltı” diye tabir edilen sağlıksız koşullarda, hekim ve dozaj kontrolü olmadan oldukça cüzi meblağlara üretilen bu ürünler üreticilerine büyük kârlar getirebiliyor. Oysa yasaya uygun faaliyet gösteren ilaç firmaları kontrollü ortamlarda ilaçların üretimine yüz milyonlarca dolar yatırım yapıyor, tamamen sağlıklı koşullarda üretim gerçekleştiriyor, numuneleri saklayıp yıllar sonra bile bir problem olursa belirli bir partiye geri dönüp gerçekten bir üretim hatası olup olmadığına bakabiliyorlar.

Bir diğer tehdit ise, “bitkisel kökenli” olduğu iddia edilen ürünler. Normalde tedavi edici özelliği bulunan ilaçların Sağlık Bakanlığı’ndan ruhsatlı olması gerekirken, gıda desteği tarzındaki ürünler Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’ndan ruhsatlı olarak satılabiliyor. Bu ürünlerin bazıları çoğu zaman Tarım Bakanlığı’ndan onaylı olmadığı halde onaylıymış gibi davranıyor. Bazıları içinde ilaç hammaddesi taşımasına ve üstünde herhangi bir uyarı olmamasına rağmen halka sunuluyor ve eczaneler dışında halkın çok rahat ulaşabileceği ortamlarda satılabiliyor.

John P. Clark, ABD, Kanada, İngiltere, Almanya gibi gelişmiş ülkelerde de bu tür örneklerle karşılaştıklarını, AB üye ülkelerinden Kıbrıs ve Lüksemburg dışında hepsinden sahte ilaç bildirimleri aldıklarını ifade ediyor. Avrupa’da da Amerika’da olduğu gibi en zayıf noktayı internet oluşturuyor.

SAHTE İLAÇLARLA GELEN TEHLİKE
Uzmanların verdiği bilgiye göre, sahte ilaçlar duvarları küf kaplı, boyaları dökülmüş, içini kemirgen ve zararlıların sardığı laboratuvarlarda ve pis cihazlarla imal ediliyor. Steril olması gereken ürünler pis banyolarda musluk suyuyla dolduruluyor. Yapılan incelemelerde bu tür ürünlerin içinde böcek ilacı, fare zehiri, tuğla tozu, kurşun, asfalt boyası, kartuş mürekkebi, yemeklik yağlar, amfetaminler, yer cilası ağır metaller, arsenik ve hatta antifriz gibi maddeler bulunduğu belirtiliyor.

Sahte ilaçların içinde toksik bileşenler olabiliyor. Yanı sıra içlerinde hiç etkin bileşen olmaması ya da yanlış veya hatalı dozda etkin bileşen bulunması da diğer bir tehlike. Böylece hasta, doktorun verdiği ilaçtan fayda sağlayamadığı gibi çok sayıda toksik maddeyi de vücuduna almış oluyor. Yani kalp, kanser veya tansiyon ilacını aldığını sanarak sahte ilaç alan kişiler aslında ilaçlarını almamış oluyor ve sonuçta ölümler gerçekleşiyor.

DÜNYADA SAHTE İLAÇLAR
Dünya Sağlık Örgütü'nün tespitlerine göre dünyadaki ilaçların yüzde 6'sı sahte. Bazı gelişmekte olan ülkelerde ilaçların yüzde 50'sinin sahte olduğu tahmin ediliyor. Bu oran Afrika kıtasında yüzde 80'lere kadar çıkıyor. Özellikle, yüksek satış oranlarına sahip ilaçlar taklit ediliyor. Örneğin, Afrika'daki sıtma ilaçlarının çoğunun sahtesi yapılmaya çalışılıyor. Bu sahte ilaçların çoğu Hindistan ve Çin'de üretiliyor. Dünya çapında sahte ilaç sektörünün 75 milyar dolar değerinde olduğu tahmin ediliyor. Sahte ilaç satışlarının ise yasal ilaç satışlarının neredeyse iki katı bir oran ile yıllık yüzde 13 arttığı kabul ediliyor. DSÖ, internetten yapılan ilaç satışlarında gerçek adreslerini gizleyen sitelerden alınan ilaçların yüzde 50’sinin sahte olduğunu tahmin ediyor.

TÜRKİYE’DE DURUM NE?
Ülkemizde dağıtım kanalları genel olarak güvenli. Türkiye’de ilacı hastalar eczanelerden ve eczaneler güvenilir depolardan alırlarsa sorun bulunmuyor. Ancak internetteki satışların yüzde 50 kadarı sahte ilaçlardan oluşuyor. Türkiye’de yasal olarak internetten satış söz konusu değil. Bu nedenle hastaların bildiği eczanelere gidip, ilacı eczaneden satın almaları önem taşıyor. Ülkemizde İlaç Takip Sistemi’nin devreye girmesiyle sahte ilacın tespit edilmesi, engellenmesi ve hasta güvenliği açısından önemli bir adım atıldı.

SAHTE İLAÇLARDAN UZAK DURMAK İÇİN NELER YAPILABİLİR?
“Hastaların, hatta sağlık çalışanlarının bir tablete veya ambalaja sadece bakarak gerçek veya sahte olduğunu anlaması neredeyse imkansızdır” diyen John P. Clark, sahte ilaçlardan uzak durmak için yapılabilecekler konusunda ise şunları söylüyor:

“Teknolojideki ilerlemeler nedeniyle, ilaçların ve ambalajlarının son derece inandırıcı kopyaları yapılabiliyor. Bu noktada hastaların ilaçlarını düzenli olarak gittikleri eczanelerden almaları önemli. Biz her ne kadar önlemlerimizi alsak da sahteciler de yeni yöntemler geliştiriyor. Zaman zaman kullanılmış ambalajları hastalardan, hastanelerden satın alıyorlar ve bunun içine sahte ilaçları koyuyorlar. Yani ambalajda teknik tedbirleri ne kadar alırsanız alın sonuçta sahteci orijinal ambalajı kullanmış oluyor. Bu nedenle beklenmedik bir yan etki görüyorlarsa hastaların hekimleri ile görüşmeleri gerekiyor. Hastalar bir anormallik fark ederlerse; örneğin bir tablet her zaman olduğundan biraz daha büyük ya da küçükse veya farklı çözünüyorsa, tadı farklıysa, daha önceden acıtmayan bir iğne acıtıyorsa, ürünün kaynağını araştırmaları gerekiyor. Ürün son derece düşük bir fiyattan satılıyorsa, buna da dikkat etmek gerekiyor.

Şüpheli bir ürün görüldüğü veya şüpheli olabileceği düşünülen bir ürün alındığı takdirde, bu ürünü veren sağlık çalışanına, ürünün imalatçısına veya en yakın düzenleyici makama başvurmak gerekiyor. Eğer kullandıkları ilaçlarda şüpheli bir durum varsa bize bildirdikleri takdirde ürünü derhal kontrol ediyoruz ve yasal olup olmadığına bakıyoruz.

DEVLETLER İŞBİRLİĞİ YAPMALI
Öte yandan devletlerin, iki boyutlu barkod, RFID gibi uygulamaların hayata geçirilmesi, sınırlar arası ticaretin ileri ve geriye doğru takip edilebileceği, bir ülkede üretilen sahte ilacın başka ülkede işe yaramayacağı, imalatçıdan dağıtımcıya ve tüketiciye kadar takip edilebileceği sistemler oluşturmak için işbirliği yapmaları gerekiyor.”

Konular